Fidaneli

Archive for Temmuz 5th, 2007

>

Hayatımız pamuk ipliğine bağlı. Yani kelle koltukta yaşıyoruz aslında. Hayat; kimini erkenden yok ediyor, kimini de uzuuunnn yıllar yaşatıyor. Kardeşimin bana sorduğu bir soruyu ben de sizlere sormak istiyorum. Çünkü ne cevap vermem gerektiğini bilemedim. Abla dedi; bazıları gencecik yaşta ölüyor, bazıları da 90-100 yaşına kadar yaşıyor. İnsan genç yaşta öleceğini pek aklına getirmiyor, dolayısıyla da genelde Allah için değil de kendi için yaşıyor. Ama yaşlanınca hep öleceğini düşünüp daha çok için ibadet ediyor. Şimdiii; genç yaşta ölenlerin günahları daha mı çok oluyor? Yoksa fazla yaşayamadıkları için az mı oluyor? Nedir bu çelişki? Bu neyin kriteridir? Cennet cehennem varmıdır? Varsa nasıldır? Bize anlatılanlar doğrumudur? Ben çok şükür Allah a inanıyorum. Ama, ölmekten de çok korkuyorum. Şöyle ki; insan sevdiklerinden ayrılıyor. Sevdiklerini acı içinde bırakıyor. Hele ki, anne olduktan sonra daha da korkmaya başladım. Ama bu kez kendim için değil, kızım için. Allah ım onu benden hiiiiçç ama hiiçç ayırmasın. Tabii kii; hiç kimseyi ayırmasın ama dedim ya hayat işte..

Sevgili Barış aramızdan ayrıldı. Hem de saçmasapan bir kavşak yüzünden ayrıldı. O artık yok. Herzaman söylenir, seni hiç unutmayacağız diye basbas bağırırlar. Ama kimler unutulmadı kii?? O’nu aslında gerçekten ama gerçekten unutmayacak kişiler sadece anne babası aslında. Onların yürekleri kimbilir nasıl yanıyordur? Evlat acısı hiçbirşeye benzemez derler. Allah yaşatmasın. Ama bu saatten sonra söylenecek, yapılacak hiç bir şey yok maalesef. İşte bu çaresizlik beni delirtiyor. Bir de tabiiki Barış gibi gencecik yaşta hayatını kaybeden şehitlerimiz var. Ama maalesef onlar Barış kadar medyatik olmadıklarından sanırım üstlerinde bile durulmuyor. Hepsinin mekanını cennet olsun.

Yaşıyoruz, ama nasıl? Sabah evden çıkarken acaba akşam evime dönebilecekmiyim diye düşünmüyoruz. Acaba gerçekten dönebilecekmiyiz günün birinde?? Sevgili Gökçe ablam birgün bana dedi ki; (ben tabii yine plan yapıyordum sanırım) Fidan cım; insanlar Tanrı yı güldürmek için plan yaparlarmış…… yanii??? Aslında hayatımızı biz planlamıyoruz. Birileri bizim yaşayacağımız hayatı çoookkkk önceden zaten planlamış durumda. Biz sadece o filmin basrolundeyiz. Ve senaryodan aslında haberimiz bile yok. Sadece yaşıyoruz. Ama bu süreyi de en iyi şekilde değerlendirmeliyiz aslında değilmi? Şu 3 günlük dünyada küslükler, dargınlıklar,savaşlar olmasa…Bunlar sadece hayal mi? O zaman birbirimize aslında ne kadar çok sevdiğimizi söyleyelim en azından… Çünkü, yarın burada olamayabiliriz…. değil mi???

Neden mi bukadar saçmaladım? Ben de bilmiyorum. Belki de genç bir insanın ölümü bana bunları düşündürdü… Sevgili Barış, aslında gitmemeliydin, ama gittin. Anneni babanı kardeşini sevdiklerini bırakıp gittin. Mekanın cennet olsun… Allah günahlarını affetsin.. Hiiççç merak etme Barış,, hayatına son noktayı koyan kavşağa da BARIŞ KAVŞAĞI derler yarın öbürgün. Belki daha rahat uyursunn… ( ben sanmıyorum ama )

Neyse, bir şekilde hayat herşeye rağmen devam ediyor, edecek, etmek zorundaaa….. Dediğim gibi bizler de bu süreyi iyi değerlendirelim bari. Sevdiğimiz şeyleri yapalım, sevdiklerimizle olalım. Yarın beraber olamayacakmısız gibi…. Ve mutfağa girelim.. Güzel börekler, pastalar yapalım. Belki arkamızdan, şimdi olsaydı şunu yapardı ahh pek te güzel yapardı derler.. Bellimii olur??

Malzemeler ,

Yarım çay bardağı sıvıyağ,

Çeyrek pk margarin,

1 şişe soda,

3 yufka,

2 yumurta,

1 su bardağı peynir,

Yarım demet maydanoz,

1 su bardağı süt

Yapılışı

Fırın tepsisini yağlayalım. Margarini eritelim, sodayı,yumurtaları, sütü, marg ve sıvı yağı çırpalım. 1.yufkayı tepsiye kenarları sarkacak şekilde yerleştirelim. 2.yufkayı elimizle parçalayarak yayalım. Peyniri çatalla ezip içine maydanozu koyalım. Peynirin yarısını yufkanın heryerine yayalım. 3.yufkayı 2 ye bölelim. Yarısını peynirlerin üzerine örtelim. Kalan peyniri serpiştirelim. Kalan yufkayı koyalım. Tepsinin kenarlarından sarkan yufkaları böreğin üzerine katlayalım. Böreğimizi dilimleyelim. Yumurtalı harcımızı böreğimizin üstüne dökelim. Böreğimizi en az 2 saat buzdolabında bekletelim. (Ben 1 gece beklettim) Önceden 170 derecede ısıtılmış fırında kızarana dek pişirelim. Sonuç mu? Eğer su böreği seviyorsanız, bu böreğe de bayılırsınız…..

Hayatımız pamuk ipliğine bağlı. Yani kelle koltukta yaşıyoruz aslında. Hayat; kimini erkenden yok ediyor, kimini de uzuuunnn yıllar yaşatıyor. Kardeşimin bana sorduğu bir soruyu ben de sizlere sormak istiyorum. Çünkü ne cevap vermem gerektiğini bilemedim. Abla dedi; bazıları gencecik yaşta ölüyor, bazıları da 90-100 yaşına kadar yaşıyor. İnsan genç yaşta öleceğini pek aklına getirmiyor, dolayısıyla da genelde Allah için değil de kendi için yaşıyor. Ama yaşlanınca hep öleceğini düşünüp daha çok için ibadet ediyor. Şimdiii; genç yaşta ölenlerin günahları daha mı çok oluyor? Yoksa fazla yaşayamadıkları için az mı oluyor? Nedir bu çelişki? Bu neyin kriteridir? Cennet cehennem varmıdır? Varsa nasıldır? Bize anlatılanlar doğrumudur? Ben çok şükür Allah a inanıyorum. Ama, ölmekten de çok korkuyorum. Şöyle ki; insan sevdiklerinden ayrılıyor. Sevdiklerini acı içinde bırakıyor. Hele ki, anne olduktan sonra daha da korkmaya başladım. Ama bu kez kendim için değil, kızım için. Allah ım onu benden hiiiiçç ama hiiçç ayırmasın. Tabii kii; hiç kimseyi ayırmasın ama dedim ya hayat işte..

Sevgili Barış aramızdan ayrıldı. Hem de saçmasapan bir kavşak yüzünden ayrıldı. O artık yok. Herzaman söylenir, seni hiç unutmayacağız diye basbas bağırırlar. Ama kimler unutulmadı kii?? O’nu aslında gerçekten ama gerçekten unutmayacak kişiler sadece anne babası aslında. Onların yürekleri kimbilir nasıl yanıyordur? Evlat acısı hiçbirşeye benzemez derler. Allah yaşatmasın. Ama bu saatten sonra söylenecek, yapılacak hiç bir şey yok maalesef. İşte bu çaresizlik beni delirtiyor. Bir de tabiiki Barış gibi gencecik yaşta hayatını kaybeden şehitlerimiz var. Ama maalesef onlar Barış kadar medyatik olmadıklarından sanırım üstlerinde bile durulmuyor. Hepsinin mekanını cennet olsun.

Yaşıyoruz, ama nasıl? Sabah evden çıkarken acaba akşam evime dönebilecekmiyim diye düşünmüyoruz. Acaba gerçekten dönebilecekmiyiz günün birinde?? Sevgili Gökçe ablam birgün bana dedi ki; (ben tabii yine plan yapıyordum sanırım) Fidan cım; insanlar Tanrı yı güldürmek için plan yaparlarmış…… yanii??? Aslında hayatımızı biz planlamıyoruz. Birileri bizim yaşayacağımız hayatı çoookkkk önceden zaten planlamış durumda. Biz sadece o filmin basrolundeyiz. Ve senaryodan aslında haberimiz bile yok. Sadece yaşıyoruz. Ama bu süreyi de en iyi şekilde değerlendirmeliyiz aslında değilmi? Şu 3 günlük dünyada küslükler, dargınlıklar,savaşlar olmasa…Bunlar sadece hayal mi? O zaman birbirimize aslında ne kadar çok sevdiğimizi söyleyelim en azından… Çünkü, yarın burada olamayabiliriz…. değil mi???

Neden mi bukadar saçmaladım? Ben de bilmiyorum. Belki de genç bir insanın ölümü bana bunları düşündürdü… Sevgili Barış, aslında gitmemeliydin, ama gittin. Anneni babanı kardeşini sevdiklerini bırakıp gittin. Mekanın cennet olsun… Allah günahlarını affetsin.. Hiiççç merak etme Barış,, hayatına son noktayı koyan kavşağa da BARIŞ KAVŞAĞI derler yarın öbürgün. Belki daha rahat uyursunn… ( ben sanmıyorum ama )

Neyse, bir şekilde hayat herşeye rağmen devam ediyor, edecek, etmek zorundaaa….. Dediğim gibi bizler de bu süreyi iyi değerlendirelim bari. Sevdiğimiz şeyleri yapalım, sevdiklerimizle olalım. Yarın beraber olamayacakmısız gibi…. Ve mutfağa girelim.. Güzel börekler, pastalar yapalım. Belki arkamızdan, şimdi olsaydı şunu yapardı ahh pek te güzel yapardı derler.. Bellimii olur??

Malzemeler ,

Yarım çay bardağı sıvıyağ,

Çeyrek pk margarin,

1 şişe soda,

3 yufka,

2 yumurta,

1 su bardağı peynir,

Yarım demet maydanoz,

1 su bardağı süt

Yapılışı

Fırın tepsisini yağlayalım. Margarini eritelim, sodayı,yumurtaları, sütü, marg ve sıvı yağı çırpalım. 1.yufkayı tepsiye kenarları sarkacak şekilde yerleştirelim. 2.yufkayı elimizle parçalayarak yayalım. Peyniri çatalla ezip içine maydanozu koyalım. Peynirin yarısını yufkanın heryerine yayalım. 3.yufkayı 2 ye bölelim. Yarısını peynirlerin üzerine örtelim. Kalan peyniri serpiştirelim. Kalan yufkayı koyalım. Tepsinin kenarlarından sarkan yufkaları böreğin üzerine katlayalım. Böreğimizi dilimleyelim. Yumurtalı harcımızı böreğimizin üstüne dökelim. Böreğimizi en az 2 saat buzdolabında bekletelim. (Ben 1 gece beklettim) Önceden 170 derecede ısıtılmış fırında kızarana dek pişirelim. Sonuç mu? Eğer su böreği seviyorsanız, bu böreğe de bayılırsınız…..


Temmuz 2007
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031  

Sayfalar

Popüler Yazılar

Blog Stats

  • 119.585 hits